8. İSMAİL Aleyhisselam
Muhterem Hacer bir cariye idi, onu Mısır hükümdarı İbrahim (A.S)ın hanımı “Sâre”ye bağışlamıştı. Sâre de
bunu mübarek kocası Hz. İbrahim’e vermişti. Sahih görülen bir rivayete göre Hacer Sâre’den evvel vefat
etmiştir.
25- İbrahim (A.S), Hak Teâlâ’nın emriyle Hacer’i ve oğlu İsmail’i alıp Hicaz’da Kabe-i
Mükerreme’nin bulunduğu mahalle kadar götürdü orada bıraktı. Yemen’den gelmekte bulunan “Cürhüm”
kabileleri de bunlara refakat eyledi. O zamana kadar ıssız ve susuz bulunan Mekke-i Mükerreme vadisini
bunlar imar ettiler, hatta bunların ayakları bereketle-riyle “Zemzem” denilen su meydana çıktı, artık oralar
şenlenmişti.
26- Hz. İbrahim, bir aralık bir rüya gördü. Bu ALLAH Teâlâ’nın bir vahyi idi, oğlu İsmail’i kurban
etmesi emrolunmuştu. Bunun üzerine henüz on iki yaşında bulunan Hz. İsmail’i Mekke-i Mükerreme’de
“Sebir” dağı-nın eteğinde tenha bir mevkiye götürdü, onu mabuduna kurban etmek isti-yordu. Bu sevgili
yavru da “Babacığım!. Emrolunduğun şeyi yap, inşaallah beni sabredenlerden bulursun” diyordu. Bu,
ALLAH yolunda olan feda-karlığın en yüksek bir nişanesi idi. Fakat ALLAH Teâlâ, lutfetti, baba ile oğlun
şu fedakarlığına mükafat olarak Hz. İsmail’e bedel bir koç ihsan buyurdu da, bu latîf masum çocuk kurban
olmaktan kurtuldu.
27- İsmail (A.S) büyüyüp Cürhümî’lerden kız aldı ve on iki çocuğu doğdu. İbrahim (A.S) ara sıra
gelir, oğlunu görürdü. Sonra Hz. İsmail’in oğulları ve torunları çoğalıp etrafa hakim olmuşlardır.
Hz. İsmail, İbrahim (A.S)ın şeriatı ile amel etmek üzere Yemen kabilelerine ve “Amalika” denilen
eski bir kavme Peygamber gönderilmiş-ti. Hz. İbrahim’den kırk sene sonra yüzotuzyedi yaşında vefat ettiği
ve anası Hacer’in Hicr1deki kabri civarında medfun bulunduğu rivayet edilmiştir.