180- Peygamber (S.A.V) Efendimiz Hazretleri, bütün yaratılmış olanların en güzeli idi. Bütün
uzuvları uygun idi. Ölçülü idi, yakışıklı idi. Mübarek vücudu, güçlü ve kuvvetli idi. Zayıf ve şişman
olmayıp orta halde idi, etleri sıkıca idi. Nurlu cildi ipeklerden yumuşaktı. Hoş güzel cisminin kokusu
fevkalâde güzeldi. Okşadığı şeylerden günlerce güzel kokular duyulurdu. Tertemiz vucudu beyazdı,
nurani idi. Bu beyazlık içinde hoş-güzel bir pembelik parıldardı. Pek sevimli olan mübarek boyu ne kısa,
ne de uzun idi. Bununla beraber yanında bulunanlardan dâima uzun görünürdü. Berrak göğsü ve iki
mübarek omuzlarının arası geniş idi ve nurlu omuzlarının arasında güvercin yumurtası gibi bir kırmızı
ben nişanesi var idi ki, bu bir “Hatem-i Nübüvvet = Peygamberlik mührü” idi. O Nebiyyi Zişanın
bilekleri, elleri, parmakları uzunca ve kalınca idi. Mübarek başı ve ağzı pek ölçülü ve pek güzel sayılacak
şekilde büyükçe idi. Ön dişleri seyrekçe idi. Söz söyledikçe inci tanelerinden daha berrak olan dişlerinin
parıltısı görülürdü. Parlak alnı genişti. Hilâl kaşları uzunca idi. Kaşlarının arası açıkça idi. İki kaşının
arasında gazap ettiği zaman kabarıp beliren hoş-güzel bir damar vardı. Hoşluk-güzellik nişanesi olan
kirpikleri, uzun ve siyah idi. Saadetli sakalı sıkça idi, bir tutam boyunca bulunurdu. Ahirete teşrifleri
sırasında mübarek başıyla sakalının beyaz saçları henüz yirmi kadar bulunuyordu. Sünbüllerden daha
zarif, daha güzel kokulu bulunan başının saçları ne pek kıvırcık, ne de pek düz idi, kulaklarının
yumuşaklarını geçmezdi.
Ashab-ı güzîn’den Hz. Enes demiştir ki: “Ben, Resulullah (S.A.V)-den daha güzel bir zat görmedim,
mübarek yüzünden sanki güneşin nurları akardı, o güzel yüzünde parlayan letafet nurları, güzel dişlerinden
gülüm-sedikçe saçılan berrak parıltılar, karşısında bulunan duvarlara aksederdi.
Evet... Resulü Ekrem (S.A.V) Efendimiz’in bütün uzuvları, bütün duyu organları pek mükemmeldi.
Başkalarının göremeyecekleri, işitemi-yecekleri kadar uzak yerlerde bulunan şeyleri görür, sesleri işitirdi.
Pek vakarlı olan yürüyüşü, inişten aşağıya doğru akar gider gibi süratlice idi. Kendisinde her yönüyle bir
mükemmeliyet, bir fevkalâdelik görünürdü. Kendisini ilk gören bir kimse, bir heybet içinde kalırdı,
kendisiyle görüşüp konuşmak şerefine nail olan kimse, ona karşı derin bir sevgi duyardı. Onun yüksek
vasıflarını görüp anlatanlar, onun bir benzerini ne ondan evvel ne de ondan sonra görüp bilmediklerini
itiraf ederlerdi. Kısacası O bir letafet ve mükemmeliyet harikası idi. Sallâllahü aleyhi vesellem.
uzuvları uygun idi. Ölçülü idi, yakışıklı idi. Mübarek vücudu, güçlü ve kuvvetli idi. Zayıf ve şişman
olmayıp orta halde idi, etleri sıkıca idi. Nurlu cildi ipeklerden yumuşaktı. Hoş güzel cisminin kokusu
fevkalâde güzeldi. Okşadığı şeylerden günlerce güzel kokular duyulurdu. Tertemiz vucudu beyazdı,
nurani idi. Bu beyazlık içinde hoş-güzel bir pembelik parıldardı. Pek sevimli olan mübarek boyu ne kısa,
ne de uzun idi. Bununla beraber yanında bulunanlardan dâima uzun görünürdü. Berrak göğsü ve iki
mübarek omuzlarının arası geniş idi ve nurlu omuzlarının arasında güvercin yumurtası gibi bir kırmızı
ben nişanesi var idi ki, bu bir “Hatem-i Nübüvvet = Peygamberlik mührü” idi. O Nebiyyi Zişanın
bilekleri, elleri, parmakları uzunca ve kalınca idi. Mübarek başı ve ağzı pek ölçülü ve pek güzel sayılacak
şekilde büyükçe idi. Ön dişleri seyrekçe idi. Söz söyledikçe inci tanelerinden daha berrak olan dişlerinin
parıltısı görülürdü. Parlak alnı genişti. Hilâl kaşları uzunca idi. Kaşlarının arası açıkça idi. İki kaşının
arasında gazap ettiği zaman kabarıp beliren hoş-güzel bir damar vardı. Hoşluk-güzellik nişanesi olan
kirpikleri, uzun ve siyah idi. Saadetli sakalı sıkça idi, bir tutam boyunca bulunurdu. Ahirete teşrifleri
sırasında mübarek başıyla sakalının beyaz saçları henüz yirmi kadar bulunuyordu. Sünbüllerden daha
zarif, daha güzel kokulu bulunan başının saçları ne pek kıvırcık, ne de pek düz idi, kulaklarının
yumuşaklarını geçmezdi.
Ashab-ı güzîn’den Hz. Enes demiştir ki: “Ben, Resulullah (S.A.V)-den daha güzel bir zat görmedim,
mübarek yüzünden sanki güneşin nurları akardı, o güzel yüzünde parlayan letafet nurları, güzel dişlerinden
gülüm-sedikçe saçılan berrak parıltılar, karşısında bulunan duvarlara aksederdi.
Evet... Resulü Ekrem (S.A.V) Efendimiz’in bütün uzuvları, bütün duyu organları pek mükemmeldi.
Başkalarının göremeyecekleri, işitemi-yecekleri kadar uzak yerlerde bulunan şeyleri görür, sesleri işitirdi.
Pek vakarlı olan yürüyüşü, inişten aşağıya doğru akar gider gibi süratlice idi. Kendisinde her yönüyle bir
mükemmeliyet, bir fevkalâdelik görünürdü. Kendisini ilk gören bir kimse, bir heybet içinde kalırdı,
kendisiyle görüşüp konuşmak şerefine nail olan kimse, ona karşı derin bir sevgi duyardı. Onun yüksek
vasıflarını görüp anlatanlar, onun bir benzerini ne ondan evvel ne de ondan sonra görüp bilmediklerini
itiraf ederlerdi. Kısacası O bir letafet ve mükemmeliyet harikası idi. Sallâllahü aleyhi vesellem.