ÖNSÖZ

ÖNSÖZ

Hamd; âlemlerin Rabbi ALLAH’ü Teâlâ’ya, salat’ü selam Resûlullah’a, ALLAH’ın rızası da bütün
mü’minlerin üzerine olsun. Amin.

Muhterem okuyucu!
Elinizdeki bu eser, Fatih Dersiamlarından emekli Diyanet İşleri reisi, merhum Ömer Nasuhi
BİLMEN’in, “Büyük İslâm İlmihali” adlı kıymetli eserinin sadeleştirilmesi ile meydana gelmiştir.
Bilindiği gibi ilmihal; her müslümanın mutlaka bilmesi gerekli, farz-ı ayın olan: Başta temel iman
bilgileri ile taharet, ibadet usullerini, nikâh-talak ve helâl-haram gibi dini hususları öğretmek üzere
yazılmış olan dini kitaptır.
Elinizdeki “Büyük İslâm İlmihali”, müslümanlar için yapılmış büyük hizmetlerin başındadır. Her
müslümanın evinde bulunması gereken ve bulunan bu eser bir çok dini meseleleri ihtiva etmektedir. Şöyle ki:…
Akaid (iman) hakkında özet bilgilerle başlayan kitapta: Taharet, namaz, oruç, zekât, hac, kurban ve
avcılığa dair geniş bilgi verilmiş ve fıkıh kitaplarında “Kerahiyet ve İstihsan” başlığı altında ele alınan yani, helâl-haram, mübah ve mekruh olan şeylerle ilgili dini hükümler açıklanmıştır. Eserin son kısmı İslâm ahlâkına, isimleri Kur’an-ı Kerim’de zikredilen Peygamberlerin ve Peygamber (S.A.V) Efendimizin hayatına ayrılmıştır.
On kitap halinde hazırlanan ve ilk önce 1947 ile 1951 tarihleri arasında İstanbul’da her bir kitabı
ayrı ayrı neşredilen kitap, daha sonra tek cilt olarak (1959-İstanbul) bir çok defa; yarım asra yaklaşan bir zaman içinde 2,5 milyonun üstünde basılarak erişilmesi çok güç bir rekor kırmış, milyonlarca müslüman vatandaşımıza hizmet etmiş, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da, bilhassa Avrupa’daki müslüman kardeşlerimizin elinden düşmeyen bir kaynak kitap olmuş, önemli bir boşluğu doldurmuştur. Öldükten sonra da sevabı sürekli akıp gelen amellerden biri de: Kendisinden faydalanılan bir ilimdir. Bu bakımdan merhum müellifimiz geride bıraktığı bir çok eseriyle ve bilhassa elinizdeki bu ilmihaliyle büyük mükâfata kavuşmuş, aldığı hayır dualar sayesinde, kendisine cennette çok büyük kâşâneler ihsan edilecektir, inşaallah… Gıpta ediyoruz… Rabbim, bizlere de rızasına uygun bu gibi hizmetler nasip etsin. Amin.
Kitaptaki Osmanlıca kelimelerin çokluğu sebebi ile dilinin ağır olması ve dini konulardaki ıstılah
(terim)lerin anlaşılmasındaki zorluklar göz önüne alınarak, kitabın son yıllardaki (1986) baskılarının son kısmına; Ahmet Selim BİLMEN tarafından hazırlattırılan bir lûgatçe eklenmiş bulunmaktadır.
Fakat tabiri caizse, kitap bir tarafta, lûgatçe bir tarafta olması sebebiyle bu da beklenen kolay
anlaşılmayı sağlayamamıştır. Bunun için, daha sonra da Bilmen Basım ve Yayınevi yetkilileri tarafından, emekli İstanbul Müftüsü Ali Fikri Yavuz’a, eserin sadeleştirilmesi yaptırılmış ve sadeleştirilmiş şekliyle de, başta Bilmen Basım ve Yayınevi, Kahraman Cilt-Yayıncılık olmak üzere bir çok yayınevi tarafından basılıp neşredilmiştir.

Fakat bu sadeleştirilmiş baskılarda, kitabın aslına sadık kalınma-dığını, hatalı sadeleştirme veya
eksik bırakılma sebebiyle yanlış hüküm-lerin bulunduğunu tespit edince, hayretle irkildim!. Aman
ALLAH’ım!. Güvendiğimiz, okuttuğumuz, kaynak gösterdiğimiz ve ısrarla tavsiye ettiğimiz bir ilmihalde yanlış, hatalı, eksik bilgiler… Ne büyük bir ihmal… Bu da yetmedi… Bir de ne görelim? Elimizde bulunan, 1947-1951, 1959, 1960, 1970, 1975, 1985 ve 1986 yıllarında yapılan asıl baskıları arasında da farklılıklar, eksiklikler, bu sebeple az da olsa yanlış hükümler var. İşte bunlardan bazıları…

1. Kitap, İtikat kitabının; 21. maddesi, 1947, 1959, 1960 ve 1986 baskılarında bulunan “Çünkü
hiçbir eser, müessirinde bulunmayan bu gibi vasıfları haiz olamaz” cümlesi diğer baskılarda
bulunmamaktadır.
2. Kitap, Taharet kitabının; 139/18. Maddesi, 1947, 1959 ve 1960 baskıları: “Uğraşmamaktır
kelimesi doğru, diğer baskılar ise “uğraşmaktır” yanlış.
3. Kitap, Namaz kitabının; 560. Maddesi, bütün baskılarda karışık ve hatalı basılmıştır.
4. Kitap, Oruç kitabının; 199. Maddesi, 1947 ve 1959 bas-kılarındaki “Hangi biri ile
konuşmamaya veya herhangi birine gitmemeye ve herhangi birini tatmamaya…” cümleleri diğer baskılarda yok. Bu sebeple hüküm değişmektedir.
5. Kitap, Zekat kitabının; 110. Maddesindeki “…haramdır. Meğerki bir özre mebni olsun.
Mamafih tehir…” cümleleri 1986 baskılarında yok. Hüküm eksik.
6. Kitap, Hac kitabının; 10. Maddesindeki “…güneşin zeva-linden…” ifadesi 1951 baskısı çok
eksik ve hatalı.
7. Kitap, Kurbanlara… kitabının; 62. Maddesindeki “Besmele” kelimesi doğru; 1951 baskısında
“besleme” şeklinde hatalı basılmış.
8. Kitap, Kerahiyet kitabının; 30. Maddesindeki “…demeyiz…” kelimesi 1951, 1959 ve 1960
baskılarında doğru, diğer baskılarda ise “…demeliyiz…” şeklinde hatalı.
9. Kitap, Ahlak kitabının; 59. Maddesindeki “yalancı” kelimesi 1951, 1959, 1960 ve 1985
baskılarında doğru, diğerleri “yabancı” şeklinde yanlış.
10. Kitap, Siyer-i Enbiya kitabının; 33. Maddesindeki, “…darlık…” kelimesi 1951 baskıda yanlış diğer
baskılar “…varlık…” şeklinde doğru. Ayrıca 1951, 1959 ve 1960 baskılarında iki cümle eksik basılmış.
Sadeleştirilmiş baskılarda bulunan birçok hüküm hatası ve eksikliklerden bazıları:
1.Kitap, İtikat kitabının; 6. Maddesi dört, 63/5. maddesi de beş satır eksik.
2. Kitap, Taharet kitabının; 146. Maddesinde, eksiklikten dolayı hatalı hüküm var.
3. Kitap, Namaz kitabının; 287. Maddesindeki: “Sahih olur” hatalı. Aslı: “Sahih olmaz.”
4. Kitap, Oruç kitabının; 160/2. Maddesindeki: “Keffaret gerekmez” yanlış. Aslı: “Keffaret te
lazım gelir.
5. Kitap, Zekat kitabının; 9/2. Maddesinde zekât nisabı anlatılırken: “Deveninki de otuz
beştir” hatalı. Doğrusu: “Beştir.”
6. Kitap, Hac kitabının; 83/13. Maddesinde eksiklik sebebiyle, hüküm hatası var.
7. Kitap, Kurbanlara… kitabının; 77/6. Madde: “Eşlik etmelidir” hatalı. Aslı. “İştirak
etmemiş olmalıdır” doğru.
8. Kitap, Kerahiyet ve istihsan kitabının; 69. Maddesinde eksik sadeleştirme yapılmış.
9. Kitap, Ahlâk kitabının; 44. Maddesi eksik ve hatalı sadeleştirilmiş.
10. Kitap, Siyer-i Enbiya kitabının; 195. Maddesi “Hz. Peygamberin manevi huzurunda
yerlere kapanarak” şeklinde sadeleştirilmiş olup hatalıdır. Aslı: “Zat-ı Kibriya’nın mânevi
huzurunda yerlere kapanarak…” şeklindedir.
Sadeleştirilmiş baskı, maalesef bu hatalı ve eksik şekliyle Rusça ve benzeri dillere de terceme
edilmiş ve neşredilmiştir.
Asıl ve sadeleştirilmiş baskılardaki bu hatalar, zaman zaman okuyucular tarafından da fark
edilerek hatalı olup olmadığı bize soruluyordu. Biz de ihtimal vermediğimiz için: “Hata yok, yanlış
anlıyorsunuz, bir kere daha okuyun” diye kesip atıyorduk. Hatta bir gün Rusya’dan az-çok Türkçe
bilen bir müslüman Rus vatandaşı, Rusça tercemesinde hatalı hüküm olduğunu bana anlatmaya çalışmıştı.
Meğer işin aslı öyle değilmiş… Bu sebeple yıllardır basılan ve basılacak da olan bu kadar kıymetli bir eserin neşrinin, bu hatalı şekliyle devamına gönlümüz razı olmadı. Buna “dur!” dememiz gerekiyordu.
Bu, hem dine-ilme ve müslüman halkımıza büyük bir hizmet olacak ve hem de merhum müellifimizin ruhunu şâd, mesrur edecekti.
Bu sebeple “Fıkıh-Kelam ihtisasını” beraberce yaptığımız ilim heyeti ile; bizim için büyük bir
şeref olan bu: “Önce asıl baskıyı kontrol edip düzeltmek, daha sonra sadeleştirme” çalışmasına;
Merhum Müellifimizin torunlarından Halil Hakan BİLMEN Bey’den gerekli yazılı müsaadeyi aldıktan sonra Allah’ü Teâlâ’dan yardım dileyerek, hayır ve bereket umarak beraberce ve grup-grup başladık.
Önce “asıl baskıyı kontrol edip düzeltmek” dedik. Bunun için de elde mevcut bütün asıl (1947-
1951, 1959, 1960, 1970, 1975, 1985, 1986) baskılar karşılaştırılarak, mevcut hataları, eksiklikleri giderip doğru metni beraberce tespit ettik. Sonra da elden geldiği kadar metne ve manaya sadık kalarak sadeleştirip, bugünkü nesiller tarafından kolayca anlaşılabilecek bir hale getirmeye çalıştık. Bunu yaparken de:
• Merhûm müellifimizin kitaptaki aslî üslubuna, ifade tarzına dokunulmamış, sadece bugünkü nesil
tarafından maalesef bilinemeyen Osmanlıca kelimeler sadeleştirilmiştir.
• Uslübu bozmayacak imla düzeltmeleri yapılmıştır.

• Gerekli gördüğümüz ifade değişikliği yapılıp; bir bütünlük arz etmesi için metne konuldu.
Değiştirilen asıl baskıdaki ifade dipnotta belirtilmiştir. Bak. Hac kitabı, 47/2
• Yanlış anlaşılabilecek yerlere not düşülmüştür. Bak. Hac kitabı, 39/13
• Arapça ifadeleri sadeleştirmede yine merhum müellifimizin tercemeleri esas alınmıştır. “Hüdayi
nabit=Kendi kendine biten” gibi.
• Merhum müellifimizin dip notları metne alınmıştır. Bu sebeple elinizdeki bu eserde bulunan
bütün dip notlar sadeleştirenlere aittir.
• Ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerin tercemeleri yapılmış ve kaynakları belirtilmiştir.
• Okunması gerekli olan ayet-i kerime ve duaların metinleri ile birlikte okunuşları ve tercemeleri de
yazılmıştır.
• Merhum müellifin açıkladığı terkipler, tabirler aynen bırakıl-mıştır. Açıklamadığı bazı tabirler de
şunlardır:
* İmameyn: İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed’e birlikte verilen isim.
* Veliyyülemr: İslam devlet başkanı, idareci.
* Zahiru’r-rivaye, Zahiru’l-mezhep: İmam Muhammed’in tevatür derecesinde nakledilen
kitaplarının muhteviyatına denmektedir. Bu kitaplar şunlardır: el-Asl veya el-Mebsut, el-Câmiu’s-sağir,
el-Câmiu’l-kebir, es-Siyeru’s-sağir, es-Siyeru’l-kebir, ez-Ziyâdât ve Ziyâdetü’z-ziyâdât. Bu kitaplar
Hanefi mezhebine ait özellikle hocaları İmam Ebu Hanife ile Ebu Yusuf’un görüşlerinden oluşan
meseleleri içermektedir.
* Hulefa-i Raşidin: İlk dört büyük halife… Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali
(R.Anhüm)
* Zişan: Şan ve şeref sahibi.
* Azimü’ş-şan: Şanı büyük, nâmı çok yüce.
• İlk baskılardaki ara kitap kapak başlıkları kaldırılmış, fihristler de en sona konulmuştur. Son
baskılarda olduğu gibi.
Bu çalışmamızla ilmihalini öğrenecek ve öğretecek olan kardeşlerimize faydalı olabilirsek, kendimizi
mesut ve bahtiyar hissedeceğiz. Onlar için ALLAH’ü Teâlâ’dan yardım ve muvaffakiyet temenni ederiz.
Merhûm ve mağfûr Müellifimizi hayır dualarımızla yâd ediyor ve kendisine ALLAH’ü Teâlâ’dan rahmet ve mağfiret, Firdevs cennetini diliyoruz.
Bu acizane gayretimizden Rabbimizin razı, müslüman kardeş-lerimizin müstefid ve biz fakirin de,
salih amelden başka hiçbir şeyin fayda vermeyeceği mahşerdeki ilâhi mahkemede hissedâr kılınmamızı niyazla, her şeye kadir olan yüce Rabbimize teveccüh ederim. “Bir işten maksat ne ise, hüküm ona göredir.” Bizim bu işten maksadımız: Rıza-ı ilâhi ve Hz. Peygamber (S.A.V)’in şefaatıdır. Bu çalışmamızın bunlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’dan niyaz ederiz. O, en yakın, tek işiten ve duaları kabûl buyurandır. Ayrıca müslüman kardeşlerimizden “hüsn-ü hatimemiz” için hayır dualar istirham ederim. Ya Rabbi! Dünya ve Ahiretimizi ma’mur eyle. İlim, amel ve ihlas nasip eyle. Cemalinle ve Firdevs cennetinle müşerref eyle. Amin.


Sadeleştirenler adına
Mehmet TALÛ
İstanbul – 2002