PEYGAMBER (S.A.V) EFENDİMİZ’İN AHİRETE İRTİHALLERİ VE BUNDAN KAYNAKLANAN TEESSÜRLER - 175 - 176 - 177

175- Resulü Ekrem (S.A.V) Hazretleri’nin irtihal (Ahirete teşrif)-leri, Ashab-ı Kiram arasında pek
büyük teessür (keder-üzüntü)ler uyandırdı. O Nebiyyi Zişan (S.A.V)in aziz ehli beyti, ah çekip inlemeye
başlamıştı. Fatımetüzzehra Hazretleri, “Vâ ebetah = vay babacığım” diye ağlıyordu. Aişe-i Sıddıka
validemiz, Fahriâlem (S.A.V) Efendimiz’in gü-zelliklerini ve kemalâtını anarak: “Eyvah!, O şanı yüce
www.mehmettaluhoca.com
Peygambere ki, dünyaya asla iltifat etmedi, ümmetinin günahlarını düşünerek bir gece olsun döşeğinde
rahat uyumadı. Müşriklerin her türlü eziyetlerine katlanarak asla ümitsizliğe düşmedi, yoksulları, zayıfları
lütfu ihsanından mahrum bırakmadı” diye hazin hazin ağlıyordu. Diğer Ashab-ı Kiram ise, şaşkın bir
halde kalmışlardı.
176- Hz. Ömer, Resulullah (S.A.V)in irtihaline asla ihtimal vermiyordu. Sonunda Sıddık’ı Âzam
Hz. Ebu Bekir (R.A) gelip Hücre-i saadete girdi, Resulü Ekrem (S.A.V)in hoş güzel cismini örten örtüyü
kaldırdı, o tertemiz vücudu öptü. “Vâ Nebiyyah = vah peygamberim.!” Senin ölümün de hayatın gibi
güzel” diye ağladı, ehli beyte teselli vermeye çalıştı, sonra Mescid-i şerif’e gidip minbere çıktı, cemaata
hitaben: “Ey insanlar!. Kim ki Hz. Muhammed (S.A.V)e tapıyor ise, bilsin ki o vefat etti. Her kim ki
ALLAH’ü Azimüşşan’a tapıyor ise, bilsin ki ALLAH Teâlâ hay’dır ölmez.” dedi. Ve hiç bir
Peygamberin dünyada ebediyen kalmadığını söyledi, dinlerinden döneceklerin Cenab-ı Hakka bir zarar
veremeyeceklerini, bilâkis nail oldukları İslâm dininde sebat edenlerin mükâfata ereceklerini beyan
ederek Ashab-ı Kiram’ın hayretlerini giderdi.
177- Ashab-ı Güzin, Sâide oğulları’nın bahçesinde toplandılar. Biraz münakaşadan sonra Sıddık-ı
Âzam Hazretlerini ittifakla Resul’ü Ekrem (S.A.V)e halife seçtiler. Daha sonra Peygamberi Zişan (S.A.V)
Efendimiz’in mübarek vucudunun yıkanması ve kefenlenmesini tamam-layarak hastalığı zamanında
yatmış olduğu hücre-i saadetine defnedilme-sine karar verdiler, ilk evvel Peygamber (S.A.V)
Efendimiz’in ehli beyti, sonra da diğer erkekler, kadınlar, gençler, köleler gurup gurup gelip teker teker
namazını kıldılar. Vakit uzadı, ancak çarşamba gecesi seher vaktinde mübarek kabrine, ravza-i saadetine
bırakabildiler.
Etsin afakı ravzanı tezyin,- Salavatı güzini kudsiyyin.
(Mukaddes, en güzel salavat’ı şerifeler Cennet bahçesi kabrinin ufuklarını en güzel bir şekilde
süslesin)